1. Yunanistan, Dedeağaç / Kavala / Nea Karvali. Hepsinden little little, into the middle :))






Bu seneki Yunanistan gezimiz 31 Haziran 2016 tarihinde başladı. 
İş yerlerimizden öğlen çıkıp derhal yola koyulduk. Kendimizi bir an önce Yunanistana atıp, huzur içinde tatil yapmayı istiyorduk sabırsızlıkla :)

İstanbul'un iğrenç trafiğinden sıyrılıp Kurtköy Tem gişelerinden Mahmutbey gişelere ulaşmamız 3 saati buldu. Şansımıza yağmur olduğu için trafik daha da yoğundu. Zaten yıllardır merak eder dururum: yağmur yağınca neden İstanbul trafiği keşmekeşe döner? 

Olsun, artık yola çıkmıştık ya; hiçbir şeyin moralimizi bozmasına izin vermeden, teybimizde yolculuk boyunca dinlemek için özenle oluşturduğumuz şarkılara eşlik ederek bir baktık Tekirdağ'a gelmişiz bile :)

İlk molamızı gençliğimizde akşam demlenmeleri sonrası çorba içmek için geldiğimiz, günümüzde ise koskoca bir tesise dönüşmüş Aydık Tesislerinde verdik.






İlk mola, ilk selfie ;)














Mola bitimi hemen yola koyulup yaklaşık 45 dakikada sınıra, İpsala'ya, ulaştık.
Tabi ki klasik mekanda, klasik poz verildi :)















Artık tecrübe sahibi olduğumuz için, gümrük işlemlerini çabucak halledip, iki ülkeyi ayıran Meriç nehrinin üstündeki köprüyü geçerek Yunanistan'a giriş yaptık.

Rum şivesiyle Türkçesiyle "komşi nereye" diye soran Yunan gümrük görevlisi,
"Drama'ya, memleketimize" deyince gülerek pasaportlarımızı verip " hadi iyi yolculuklar komşi" dedi ve böylece Yunanistan sınır kapısından da çabucak geçmiş olduk :)

Ve tabi ki artık bir The Önuçaks geleneği haline gelen, Egnatia E90 otobanının girişinde selfiemizi çekip Dedeağaç'a doğru yola koyulduk.













Arabamızı uygun bir yere park ettik, Dedeağaç Fenerinin altında fotoğrafımızı çektikten sonra, geçen yaz gidip yemeklerini çok beğendiğimiz, Kanavidis Restaurant'a gidip bir güzel karnımızı doyurduk












Biz ayran tercih ettik. Teo gençlerin genelinin tercihini yaptı: kola :)













Bu sene Greek Salad metal kasede geldi. Geçen sene onu da kağıt üzerinde servis etmişlerdi.













Cacıki










Doygun ve lezzetli ekmek





Ve tabiki buranın meşhur ızgara köftesi ve sosisi. Bu lezzette sosisi Türkiyede ancak bazı steakhouse'larda bulabiliyoruz ve fiyatıda abartı pahalı oluyor. Burada bir tanesi 1 euro. Tıpkı köfteler gibi.
Burada köfteye limon sıkarak yiyorlar. Bize garip geliyor ama biz de lahmacuna ya da haşlama ete limon sıkmıyor muyuz?

Yurt dışına çıkıp Türkiyedeki gibi yemeye ve  yaşamaya çalışmak yerine; yerel lezzetlere ve yaşama ayak uydurmak bana daha keyifli geliyor.










Mideleri fullemeden önce garson kızımıza bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.











Yemekten sonra bir gece konaklayacağımız Kavala'ya 10 dk mesafedeki Nea Karvali'ye doğru yola çıkıyoruz. 

Burası ufak sakin ama çok güzel plajı da olan bir kasaba. Nea Karvali nüfusunun büyük çoğunluğunu mübadelede Nevşehir-Ürgüp yöresinden gelmiş Rumlar oluşturuyor. 

Otelimize yerleştikten sonra buz gibi frappelerle yol yorgunluğumuzu atmak için Kavala merkeze gittik













Kavala'da arabamızı Carrefour'un üstündeki kat otoparkına bıraktıktan sonra sahile indik. Ve tabiki meşhur The Önuçaks pozunu vererek fotomuzu çektik :)















Sahildeki lunapark















Gece sahil yolunu trafiğe kapatıyorlar ve böylece insanlar rahatça sahilde keyifle dolaşabiliyorlar















Motorcular bol ve trafikte saygı görüyorlar












Biz Deco cafeyi tercih ettik ve buz gibi frappelerimizi şipariş ettik















Fiyatlar bedavadan biraz pahalı :)











Yunanistan'da en çok takdir ettiğim şeylerden biri de, gittiğiniz mekanda hemen ücretsiz olarak su ikram edilmesi.. Bizde ise 0,33'lük pet şişeyi dayayıp, bir de utanmadan 3 lira para alırlar...













Gece bir başka güzel olan Kavalayı izleyerek frappelerimizi yudumluyoruz













Saat ilerlemiş olduğu için yol yorgunluğunu yavaş yavaş hissetmeye başlamıştık. Son olarak meşhur Kavala kurabiyelerini de aldıktan sonra arabamıza doğru ilerlemeye başladık.

Ancak meydandaki taksi durağına gelmeden önce bu mekan dikkatimizi çekti ve gitmeden önce birer Gyros (döner) yiyelim dedik :)

Bu arada iskele tarafından kemerlere doğru çıkan yolun sol köşesinde butik bir Kavala Kurabiyecisi var. Ben böyle lezzetlisini yemedim. Nefis ötesi. Kesinlikle oradan almanızı öneririm.











Ustammm, eti ve patatesi bol olsunnn :)))



















Kedi gibi bekliyoruz dönerin önünde :)
















Domates istemedik, onun yerine bol patates ve soslu (cacıki) olarak indirdik mideye



















Dünyanın neresinde olursak olalım
bir kedi illa bulur bizi :)


Artık karnımız tok, sırtımız pek şekilde Nea Karvalideki otelimiz Hotel Paralia'ya gidip, bir güzel uyuyup dinlendik. 












Sabah erken kalkıp otelden çıkış yaptık. Otel sahibesine nerede kahvaltı yapabileceğimizi sordum. Ve kendisi bizi buraya yönlendirdi: Niğde-Aksaraylı Börekçi Yorgo'nun Yerine.












Burası ana cadde üzerinde bir mekan. Sahibi  mübadelede Niğde-Aksaraydan gelmiş bir Rum ailenin oğlu. 














Bir şenlik ilanıymış. Burada karadenizden gelen Rum mübdillerde olduğu için kemençe de var ;)














Tezgahın üzerine dikkatli bakarsanız kahvelerin Arçelik Telve ile yapıldığını görebilirsiniz :)


















Mübadelede geride bıraktıkları Niğde'deki köyleri ile ilgili yazı ve resimler 














Yorgo'nun Broşürü :)















Abartısız şimdiye kadar yediğim en leziz hazır/pastane böreği..

Ispanaklı/lorlu, peynirli ve bizim laz böreği diye bildiğimiz kremalı börek... Nefis ötesi.. Bir de börek hamurunu kacaman bir poğaça şekline sokup, içine bol kaşar peyniri ekledikleri tost dedikleri börekten yedik. 
Demleme çay içtik ama çaylar biraz bize göre sert içimli. Çünkü sanıyorum burada bizim kaçak çay dediğimiz çaydan kullanıyorlar ve eğer bizim gibi şekersiz içiyorsanız biraz acı/sert geliyor tadı. Sipariş verirken açık olsun demekte fayda var ;)

Hamurları tam kıvamında. Ne vıcık yağlı ne de hamur. Tam olması gerektiği gibi.
İç dolgu malzemeleri ise bol bol ve kıvamında. Bizde ise esnaf, nasılsa uyku sersemi insanlar ne yediğinin farkında olmaz diye iğrenç vıcık vıcık ve malzeme fakiri hamurdan şeyleri dayıyorlar..

Yunanistanda esnaf gerçekten işini tam yapıyor. Nereye gitsek herşey olması gerektiği gibi. Benim adım Hıdır elimden gelen budur yok!
Herkes yapabileceği ama en iyi yapabileceği işi yapıyor..
















Her yer pırıl pırıl ve doğayla barışık
















Yolun sol tarafından devam ederseniz denize doğru gitmiş olursunuz yani Thassos Adasına geçiş yapılan Keramoti köyüne.

Sağ taraftan ise Kavala'ya doğru giden Egnatia Otobanına çıkarsınız

















The Önuçaks pozu verip mekandan ayrılıyoruz :)














Parga'ya doğru önümüzde yaklaşık 5 saatlik bir yol var. Arabamızın deposunu fulleyip yola koyulduk.







Hiç yorum yok:


The Önuçaks