9. Yunanistan, Kobalişta-Kokkinogia. Mübadeleye kadar atalarımın yüz yıllarca yaşadığı köy





Despoina hanım bizi Kobalişta-Kokkinogia'ya atalarımızın gittiği yoldan yani Pürsıçan üzerinden, gitmemizi önerdi. 
Biz de seve seve bu öneriyi kabul ettik ve yola çıktık









Drama'dan çıktıktan kısa bir süre sonra Pürsıçan'a ulaştık

Eski Türk evleri hemen karşımıza çıkmaya başladı.


Pürsıçan meydanı.

Osmanlıdan kalma yapılar ve Türk çarşısı.

Türk mahallesi ve dükkanların olduğu sokak.


Bu Türk çarşısında, büyük büyük babaannemizin
erkek kardeşinin köfteci dükkanı varmış..
Ailece Kokkinogia'dan gelip köfte yerlermiş..







Çarşıdan sola dönüp Kobalişta-Kokkinogia'ya doğru ileriliyoruz



Heyecanla köyümüze doğru ilerliyoruz :)







Arkada Rodop dağları ve hemen önümüzde
gündöndü tarlaları..
(Trakya'da ay çiçeğine öyle denir :)







Alabildiğine uzanan tütün tarlaları.. Ailemizin o zamanlardaki geçim kaynağı.









Yeni okul binası.








Türkiyedeki köylerden çok farklı. Her yer asfalt. Ne ortada gezinen inekler var, ne de gübre.. Ağır koku da yok..


Her yer tertemiz ve mis gibi kokuyor. Zaten Yunanistan'da her yerde ahırlar köye 10 dk mesafede bulunuyor. 
                Bizde öyle olsa hırsızlıktan hayvan kalmaz...






Köyde ilerliyoruz.










Terk edilmiş bir ev.









Arabamızı park ettik ve yürüyerek dolaşmaya başladık.
Bir evin bahçesinden bize Türkçe seslenen bir
amcayı gördük ve yanına gittik.

Dimitri amca köyün en yaşlısı. Bursa mübadili. Çok konuşkan :) 
Yıllarca Almanya'da çalışmış, bu güzel evi yaptırmış ama sefasını sürememiş. 
Çünkü sevgili eşi ev bitmeden vefat etmiş..
       Bir süre daha muhabbet edip,köyümüzü dolaşmaya devam ettik.



Tertemiz sokaklar.



























Biraz ileride, zamanında köyün Beyine ait konağa gittik.









Hemen sağda terk edilmiş bir Türk evi.



























Bey'in evi.








Arkada köyün kilisesi ve çan kulesi.











Üç katlı ev hala dimdik ayakta.



















Üstü kapalı kuyu.

Evin sahibesi, Samsun mübadili teyze.






Yaşlı teyze bize evini gezdirdi.
























Kadın her yerde kadın. Hemen ıhlamurları topladı masanın
üzerinden ve bir vazo koydu :)









Ortada geniş bir sahanlık var ve dört köşedeki odalar buraya açılıyor.























Zamanının en lüks evi böyle oluyordu demek :)











Eskiden tuvaletmiş burası ama sonradan iptal edip
alt kata inen ikinci bir merdiven eklenmiş.






Diğer odaları da görüp, teyzemize teşekkür ederek
oradan ayrılıyoruz







PMK. Dramanın plaka kısaltması :) 
















Köyde yaşayanların araçları :)







Yorulanlar için bank bile var :)









Çoğu restore edilmiş Türk evleri sağlı sollu
karşımıza çıkmaya devam ediyor.


Yine terk edilmiş bir Türk evi.


































Arkada planda  Rodop dağları ve mermer ocakları.








Despoina hanımın kayın validesine ait evdeyiz.

Müştemilat

















Her yerde bir kedi bulur bizi :)







Artık kanıksadığımız bir durum. Terk edilmiş eski Türk evi.








Köyde yaşayan herkesin olduğu gibi, benim
atalarımın da maddi katkısıyla yapılmış bu okul.. 

Ve en önemlisi büyük babam burada okumuş...









Tüm güzelliğiyle yıllara meydan okuyor.



Burası da köydeki son durağımız.
Sultan teyze ve Yannis amcanın evleri.










Söylediklerine göre ev 200 yıllıkmış. Bu zemin taşları gibi..






















Bu merdivenlerden üst kata çıkıyoruz.








Tek tek odaları gezdirdiler bize.









Eskiden burası verandaymış. Yani açıkmış.
Daha sonra kapatarak böyle bir sahanlık oluşturmuşlar.









Gülen yüzler.. Yunanistan'da en çok göreceğiniz şey :)









Büyük bir misafirperverlikle Sultan teyze tüm evi ve
odaları tek tek gezdirmeye devam ediyor.







Kim bilir kaç yıllık kapı kilidi.








Hala çalışıyor.








Sultan teyze ve Yannis amcanın aile yadigarı fotoğrafları.






Sağ üstteki foto İstanbul'da çekilmiş.









En az yüz yıllık olduğunu söyledikleri bakraç.









Yine yüz yıllık kazan ve üstünde durduğu sandık.









Ve yine bir kedi buldu bizi.
Karşınızda sarman :))
















Alt kattayız.











Mutfakta raf olarak kullanılan eski ekmek teknesi
 dikkatimizi çekti.
Sultan teyzenin elinde, bize hediye olarak verdiği
bir kavanoz zeytin var.





















Giriş kattaki  oda







Üst katın dışarıdan görünümü.











Yunanistan genelinde evler bakımlı ve hep çiçeklerle
yeşilliklerle rengarenk dekore edilmiş..
Evi gezmeyi bitirip, bol köpüklü Yunan kahvesi
eşliğinde neşeli sohbetimize devam ediyoruz.







Yarı Türkçe, yarı Yunanca neşeli bir sohbet sürüyor :)








Keyifler gıcır ve tabi ki yüzler gülüyor hep :)








Önden vişne likörü.

Ve ardından Yunan kahvesi. Her iki ulus da kendi
adını vermiş bu tip kahveye. 







Sarman takipte :)










Önünde kahvelerimizi içtiğimiz bu duvar, atalarımın
Türkiye'ye gelmeden önce, önünde son fotoğraflarını
çektirdikleri duvarı anımsattı bana..









Kim bilir.. Belkide aynı duvar.. Belki de bu evde yaşadı atalarım...









Çok eskilerden kalma dibek.







Bakır leğen.









Her şey için teşekkür edip ev sahiplerimize, buradan ayrılıyoruz...
O kadar misafirperver ve sıcak insanlar ki...
Ancak bu Yunanlıların genel karakteri kesinlikle..







Sultan teyze ve Yannis amca bize çeşitli hediyelerle birlikte
 evlerinin bahçesinden kendi yetiştirdikleri
çeşitli sebzelerden de verdiler..
Bu evin bahçesinden bir torba toprak almayı da
ihmal etmedim tabi ki..







Sarman peşimizde :)







İmkan olsa alırdık sarmanı :)









Rodop dağları ve mermer ocakları. Arkası Bulgaristan.







Türkçe konuşulduğunu duyan birisi
laf atıyor Türkçe: benim de anadilim Türkçe. Hoş geldiniz :)









Köyümüzün benzinliği.

Yorgo bey ve Despoina hanımı takip ediyoruz.
İstikamet tarihi su çarkının bulunduğu mağara.












Yol kenarında Türklerden kalma bir çeşme.








Hemen bir tütün tarlasına dalıyoruz :)







Atalarımın mesleği. Tütüncülük..
Türkiye'ye geldiklerinde, İzmir Buca'da devam
etmişler tütün ekimine..









Despoina hanım bize tütünün nasıl toplandığını gösterdi.








Drama tütünü.










Zaten köyün yeni ismi Kokkinogia, toprağın renginden
geliyor. Kırmızı toprak demekmiş Yunanca.










Biraz ilerideki tabelanın yanında poz verdik.



















Maç yapan var mı bilemiyorum ama yem yeşil
gerçek çimden futbol sahası bile var :)










Sonunda meşhur mağara içindeki su taksim
çarkının bulunduğu yere geliyoruz.











Mağaranın içerisinden çıkan derenin suyunu,
o devasa çarkla üst kota çıkarıp, çevredeki
tarlalara su sağlanmış yıllarca..












İşte o devasa çark ile su on metre yukarıya çıkarılıyor.
Maalesef saat ilerlediği için, kapanmıştı.
Gezme imkanımız olmadı.












Su gürül gürül akıyor ve resmen insanı
üşüten bir serinlik yayıyor.






















Buranın tarihçesini anlatıyormuş











Drama merkezdeki parkta olduğu gibi,
yürüyüş yolları yapmışlar.















































Keyifli sohbete devam :)










Gürül gürül ve buz gibi 

































Durumu itibariyle, muhtemelen dört yüz-
beş yüz yıllık bir çınar
























Buradan akan suyu, yine bir üst kota çıkarmaya
yarayan bir çark daha.








Despoina hanımın çektiği, Kobalişta-Kokkinogia'daki
son fotoğrafımız.




Burada bulunmak hayatımda yaşadığım
en büyük mutluluklardan biriydi..
Yıllardır aile büyüklerimden duyduğum efsane köy...
Atalarımın en az 400 senedir yaşadığı köy..
Yıllarca süren araştırmalarda bazı bilgilere ulaşmıştım
ama gidip görmek eşsiz bir deneyim oldu...

Çok büyük bir hayalimi daha gerçekleştirerek
Selaniğe doğru yola çıktık..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayranlıkla hepsine baktım benimde babaannem kobalistadan 1910 yıllarında İzmir e gelmiş çok etkilendim çok teşekkür ederim inşallah birgün bende giderim

The Önuçaks dedi ki...

merhaba, yorumunuz için çok teşekkür ederim. Facebook'ta köyümüze ait bir sayfamız daha var. Drama, Kobalişta / Kokinogia Köyü Mübadilleri. sayfamızın adı bu. buraya üye olabilirsiniz. Ayrıca Rumeli ve Balkanlar Fotoğraf, Kültür, Anı, Bilgi Paylaşımı Grubu'muza da üye olmanızı tavsiye ediyoruz..


The Önuçaks