4. Yunanistan. Preveze. Barbaros Hayrettin Paşa'nın Haçlı donanmasını Akdeniz'in sularına gömdüğü yer.


Lefkada'da harika geçen 3 günün sonunda yavaş yavaş dönüş moduna geçmeye başlamıştık.
Thassos adasına geçip tatilimizi sonlandırmadan, tarihimizde önemli bir yeri olan, yolumuzun üzerindeki Preveze'ye de uğramak istedik.
Daha önce yaptığım araştırmalarda, Preveze merkezde gezip görülecek ve deniz-kumsal ikilisinden faydalanacak pek bir yer olmadığını öğrenmiştim. 
Bana biraz ön yargılı gibi gelse de yorumlar, yine de tedbiri elden bırakmayıp, en azından bu yaz için Preveze'yi günü birlik ziyaret etmeyi tercih ettik.

Aslında Preveze Yunanistan'ın bu kısmındaki bir çok yerde olduğu gibi marinalar diyarı. Gerek merkezde olsun, gerek çevrede bir çok marina var ve resmen binlerce tekne demirlemiş. Avrupa'nın bir çok yerinden gelen bu deniz sevdalıları, Yunanistan'a milyonlarca euro para kazandırıyorlar..












Preveze genel yapısı ile bir yarım ada şeklinde. Hemen en ucundaki boğazdan iç deniz diyebileceğimiz Amvrakikos Kolpos körfezine  giriliyor. Bizim Marmara denizi ve Kocaeli körfezi misali bir yapısı var.












Etraf her zamanki gibi sakin ve huzurlu
















Şehir içinde arabayla ufak bir turdan sonra sahilde arabamızı park edip 500 derece sıcakta, dayanabildiğimiz kadarıyla yaya olarak da bir tur attık :)


















Sahil kenarı büyük bir gölü andırıyor



















Artık merkez çarşıya doğru harekete geçiyoruz.
Bu arada otopark ücretsiz. Ne değnekçi var ve Prepark :))






















Tabisi The Önuçaks selfiesi anında çekiliyor :)






















Hep diyorum ya, bilip bilmeden "Yunanlılar tembel, akşama kadar siesta yapıyorlar" diye yorum yapmayın. Gerçekten adamlar sokağa çıkmamakta haklı, aklı olan sokağa çıkmaz. İnanılmaz bir sıcak var!





















Hava sıcak, binalar sıcak. Cayır cayır yanıyor ortalık.
Tek tük insanlar var sokakta. Zaten büyük çoğunluk turist.






















1752 tarihinde yapılmış saat kulesi.


















Sokak hayvanları gölgede siesta yapıyor :)


















Arap kedi yatacağı yeri biliyor :)






















Köpekçik resmen pert :)




















Saat 7'den sonra kim bilir ne kadar canlanıyor bu caddeler.



















Aradan hemen bize ait bir bina dikkatimizi çekiyor. 


















Yunanistan'ın iddaa'sı :))




















Sakin ve boş sokaklar..




















Gölgeden ilerlesek bile, sıcağa daha fazla dayanamayıp ilk soldan sahile atıyoruz kendimizi.












Komşide güçlendirme yapılan bir bina. Demek orada da malzemeden çalan bir takım müteahitler var :)




















Sanırım karakol.






















İleride neler var merak etmiyor değiliz ama gidecek takat ve enerji kalmadı.






















Bankalar nerede olursa olsun daima açık :)


















Sahildeki şık ve sakin bir cafe olan Preveri'ye girip üfür üfür esen fanların altında buz gibi frappelerimizi içtik.
Tabi ki hep olduğu gibi su ikram.. Hatta ben ikram edilen şişeyi çok beğendiğimi söyleyip, ücreti karşılığında satın almak istediğimi söyledim.
İşletme sahibi, ingilizce olarak "para mı? bizim size hediyemizdir komşi" deyip bir de poşete koyarak verdi. Bizde olsa eminim, 20 tl'ye kazıklardı turiste..
















Osmanlıdan kalma çok güzel bir bina.




















Bu süslemeleriyle diğerinden de güzel. Adamlar iyi korumuş ama bazı sığırlar, grafiti ile duvarların içine etmişler! 





















Günümüzde National Bank şubesi olarak hizmet veriyor.





















Dönüşte sıcağa rağmen sahilden ilerlemeye devam ettik. Gerçekten up uzun bir sahili var. Burada demirli bir çok yabancı ve Yunan teknesi var.
Tekneler için su ve elektrik alabilecekleri 
kiosklar bile var. 




















Yine bizden kalma, dimdik ayakta bir bina.



















Bu güzel abimiz öğle yemeğini yeyip, keyifle siesta yapıyor :)


















Bildiğim kadarıyla bu kale Türkler tarafından inşa edilmiş ya da tadilatı yapılmış. Hatta mermerden Osmanlıca bir hitabe taşı da bulunuyormuş ama gidip bakamadık.




















Cap canlı renkleriyle bir balıkçı teknesi.




















Bunun renkleri solmuş :) Tekne üzerindeki o geniş tepsi gibi bölümün ne işe yaradığını merak ettim ama soracak kimse bulamadım.
Herhalde oraya çıkıp olta atıyor ya da ağ topluyorlar.
Bilen varsa aydınlatsın :)

















Cayır cayır yanan arabamızı bir süre havalandırıp, Thassos adasına gitmek üzere yola çıktık.
Prevezedeki Carrefour'u görünce uğrayıp biraz yolluk ve genel alışveriş yapıp yolumuza devam ettik.



Özet olarak, Preveze merkezi 
İzmir'e ya da Selaniğe benzetebiliriz. Sahilde gezip görülecek ve vakit geçirilecek mekanlar var ama merkezde denize girilecek pek bir yer yok. 
Mantıklı olan burada bir otelde kalıp, gündüz çevredeki onlarca plajdan birine gidip, Akdenizin tertemiz sularında bol bol yüzmek ve plajlarda güneşlenip keyif çatmak.
Gece olunca da çarşıda akşam yemeği yeyip, o güzel mekanlarda keyifle eğlenmek..




Bu arada aşağıda Preveze deniz savaşlarının bizim için önemini anlatan bir alıntı ekledim. Okumanızı tavsiye ederim.


"27 Eylül 1538 tarihinde, Kaptan-ı derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın Preveze Kalesi önünde, Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması ile yaptığı Preveze Deniz Savaşı Osmanlı donanmasının zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu savaşta Andrea Doria'nın 166 (bazı tarihçilere göre 162) kadırgası, ve 60'a yakın Karaka (Navi)'si, Barbaros'un ise büyüklü-küçüklü 122 kadırgası bulunuyordu. Bölgeyi,iklim şartlarını, düşmanın gücünü çok iyi bilen, 1561 yıl önce Roma ve Akdeniz'in kaderini değiştiren Actium savaşının hikayeleri ile büyüyen Barbaros Hayredin Paşa, düşmanın kadırgalardan ve karakalardan, Actium burnuna asker çıkarmasını fırsat bilerek, donanmasını körfezden çıkarmış ve top atışı ile asker sayısı azalan kadırgalara ve karakalara hücum etmiştir. Andrea Dorya daima fırtına tehdidi altındaki karışık güçlerden ve karma gemilerden oluşan donanmasını açık denize çekerek savaşı KaKaraka'larını daha verimli kullanacağı bir ortama almak istemiştir. Açık denizde üstünlüğünü kaybedeceğini bilen Barbaros Hayrettin Paşa düşman donanmasını takip etmeyerek sığ suda daha hareketli ve preveze kalesi ile Arta körfezinin vermiş olduğu coğrafi üstünlüğünü korumuştur. Bir amiral ve devlet adamı için elindeki gücü en verimli ve etkin bir şekilde kullanmak, kendisine üstünlük sağlayan coğrafi pozisyonda bulunmak her zaman için en doğru yoldur. 1561 yıl öncesinde Marcus Antonius'un, Oktavianus önünde yaptığı hatayı tekrarlaması, Osmanlı deniz gücünün ve Osmanlı deniz hakimiyetinin sona ermesi anlamına gelebilirdi. Aynı durum Andrea Doria içinde geçerlidir. Karma güçlerden oluşan özellikle farklı hız ve tarzdaki gemilerin kullanıldığı ve farklı rüzgarlar gerektiren bir orduyu sadece sayısal üstünlüğü nedeniyle Arta körfezine sokması Avrupa'nın tarihini ve kaderini değiştirecek bir yanlış olurdu. Birbirlerini iyi tanıyan, çağlarının en büyük denizcisi ve gerek yönetsel gerekse taktiksel becerileri yüksek olan iki amiralin donanmasını koruyarak rakip üzerinde üstünlük kurmaya çalışması son derece doğaldır. Barbaros Hayreddin Paşa öğleden sonra rüzgarın döneceğini bilerek mevkisini korumuş Coğrafi ve stratejik üstünlüğünü kullanarak Birleşik Avrupa donanmasının 39 gemisini savaş dışı bırakarak hiç gemi kaybetmeden üstünlüğünü kanıtlamıştır. Andrea Doria ise kayıpların azaltılması amacıyla savaş bölgesini müttefiklerinin karşı ısrarına rağmen terk etmiştir. Savaşın ertesi günü başlayan fırtına her iki amirali haklı çıkaran bir pozisyon yaratarak denizde yakaladığı gemileri Akdeniz'in farklı taraflarına dağıtmıştır."

Vikipedia'dan alınmıştır.

Hiç yorum yok:


The Önuçaks